Baş Ağrısı

Baş ağrıları sıklıkla göz bozukluklarına veya yaşla birlikte gelişen yakın görme azalmasına bağlı göz yorgunluğuyla ilişkilendirilebilmektedir. Ayrıca hipertansiyona, burun, kulak, sinüs ve diş hastalıklarına bağlı olabilir veya strese bağlı gerginlikten de doğabilir. Bununla birlikte, gözlük, uygun ilaç, ağrı kesici veya dinlenme ile geçmeyen, zamanla gittikçe artma eğilimi gösteren baş ağrılarında aşağıda sıralanan nedenler araştırılmalıdır.

a. Beyin Tümörleri

Kafa içinde yer işgal eden kitleler, kafa içindeki sıvı dolaşımını engelleyerek, çevre dokularda bası veya gerilme yaratarak baş ağrısı yaparlar. Gittikçe artan veya basit ağrı kesicilere cevap vermeyen baş ağrısı, görme bulanıklığı eşlik ETMESE BİLE; göz muayenesini zorunlu kılar. Göz muayenesinde tespit edilen optik sinir başı ödemi aksi ispat edilene kadar beyin tümörü olarak değerlendirilir ve acil olarak beyin dokularının görüntülenmesini gerektirir. Beyin tümörlerinin yaklaşık üçte birinde ilk belirti baş ağrısıdır.

b. Kafa İçi Basınç Artışı Sendromu (İntrakraniyal Hipertansiyon-Psödotümör Serebri)

Kafa içinde yer işgal eden kitle-tümör olmaksızın, beyin-omurilik sıvısının basıncında artma ile seyreden bir klinik tablodur. Özellikle kadınlarda, hormonal düzensizlikler; erkeklerde Behçet hastalığı bu sendromda rol alabilir. Vücut pozisyonuyla değişen, özellikle yatınca veya öne eğilince artan kafa içi basıncına paralel olarak artan baş ağrısı çok şiddetli olabilir. Baş ağrısına boyun, ense, sırt, kol ve bel ağrısı, kulak çınlaması eşlik edebilir. Beyin-omurilik sıvısının basıncı ölçülerek tanı konur. İlaç tedavisine cevap veren bir durumdur, fakat kronik gidişte sinsi görme alanı kayıpları ve görme azalmasına yol açabileceği için düzenli olarak görme alanı testleriyle takip edilmeli ve gerekirse optik sinir kılıfları arasındaki sıvı boşaltılarak (optik sinir kılıfı dekompresyonu yapılarak) yüksek basıncın optik sinire hasar vermesi önlenmelidir.

(Acaroğlu G, Özdamar Y, Men G, Özkan S. Pseudopapilledema and headache: Pseudo-pseudotumor cerebri? Neuro-ophthalmology 2004; 28(1): 13-21.)

(Ozdamar Y, Acaroglu G, Gokcek O. Localized cystic enlargement of the distal optic nerve sheath after decompression surgery. Ophthalmic Surg Lasers Imaging 2010; Mar 9:1-3. )

(Acaroğlu G, Men G, İleri D, Berker N. Zilelioğlu O. İdyiopatik İntrakraniyal hipertansiyon: tanı sırasında semptom ve bulgular. MN-oftalmoloji 2004; 11(1): 62-66.)

(Acaroğlu G, Berker N, Men G, Zilelioğlu O. İdiyopatik intrakraniyal hipertansiyonda optik sinir kılıfı dekompresyonu. MN Oftalmoloji 2003; 10(3): 289-294.)

(Acaroğlu G, Men G, Men S, Berker N, Özkan SS. İdiyopatik intrakaraniyal hipertansiyonda manyetik rezonans görüntüleme bulguları. MN Oftalmoloji 2003;10(4): 375-380.)

c. Migren

Sıklıkla ailevi özellik gösteren, kadınlarda daha sık görülen, tekrarlayan ataklar halinde gelerek çeşitli şiddet ve süre ve atakların sıklığı bakımından farklılıklar gösteren baş ağrısıdır. Ağrılar genellikle tek taraflıdır; beraberinde bulantı-kusma, ve ataktan önce veya atak sırasında görülen nörolojik ve duygudurum değişiklikleri bulunabilir. Ayrıca bütün bunlar ataklar arasında ve hastadan hastaya değişkenlik gösterebilir.

Adi migren, en sık görülen, esneme, konsantrasyon bozukluğu, solukluk ve bulantı ile birlikte olabilen, birkaç saaat veya bir-iki gün süren yarım baş ağrısıdır. Hastayı koku, ışık ve ses gibi uyarılar çok rahatsız eder.

Klasik-Auralı migren daha seyrek görülür fakat daha iyi tanınır. Atak 20 dakika kadar süren görsel bir aurayı takip eder. Bu görsel olay siyah beyaz çizgiler , zigzaglar ve görüntünün sınırlarında dalgalanma şeklinde bir süre devam eder ve bunu yarım baş ağrısı takip eder.

(Elgin U, Cankaya B, Batman A, Acaroglu G, Orhan G. Comparison of optic disc topography between migrainous and normal subjects. Neuro-Ophthalmology 2007; 31(3): 59-62.)

Web Tasarım